19 Mart 2010 Cuma

Türk Okulları...

Biliyorsunuz dünyadaki pek çok ülkede Türk okulları var... Çoğunlukla Asya ve Afrika'daki fakir ülkelerde... Etiyopya, Kenya, Tataristan, Endonezya gibi ülkelerden bahsediyorum... Ayrıca Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinde de var... Bu okullara cemaat okulları da deniyor... Fethullah Gülen cemaatinin açtığı okullar bunlar... Bu okullarda eğitim dili İngilizce... Sıkı bir müfredat uygulanıyor... Bu nedenle başarılı öğrenciler yetişiyor... Doğal olarak da talep görüyor bulundukları ülkelerde...

Cemaat bu okulları niye açıyor bilemiyorum... Kendime göre bazı tezlerim var ama amacım bunları tartışmak değil... Ülkemizde kıyısından köşesinden ucu dine veya dini yönüyle bilinen bir kesime dayanan konuları tartışmak anlamsız... Herkesin keskin fikirleri vardır bu konuda... Karşı fikirleri kabullenmek şöyle dursun, dinlemek dahi zül gelir insanıma... Bu nedenle olayın "amaç-gaye" kısmını geçiyorum...

Ülkemizde bu okullara bakış açısı konjonktürden konjonktüre değişir bilirsiniz... Örneğin 28 Şubat sürecinin işlediği dönemlerde dış ülkelere resmi görevle gidenlerin veya dış temsilciliklerde görevli olanların bu okulları ziyaret etmesi yasak gibi bir şeydi... Resmen bir yasak var mıydı bilemiyorum ama fiili durum buydu... Bu günlerde ise Başbakan ve Cumhurbaşkanı da dahil, Türkiye'den yabancı ülkelere giden resmi heyetin olmazsa olmaz ziyaret yerleri oldu bu okullar... Bunu da eleştirmiyorum... Anlayabiliyorum ülkemdeki konjonktürel değişimleri ve bu değişimlerdeki algılama kaymalarını...

Hiç unutmam 2001 yılında Kenya'nın başkenti Nairobi'de uluslararası bir toplantıya katılmıştım... Türkiye'den de kalabalık bir heyet vardı... Kamu kurumları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları falan genişçe bir temsilci kitlesi göndermişti bu toplantıya... İlk defa orada yakından tanıma fırsatım oldu bu okulları... Tabi ki yaşadığım bir şok neticesinde... Oraya varışımızın ikinci gecesi, Türk Büyükelçisi gelen heyet onuruna büyükelçiliğin bahçesinde bir yemek verdi... Yemeğe Türkiye'den gelen heyetin yanında, Nairobi'de yaşayan veya iş yapan az sayıdaki Türk de davet edilmişti... O az sayıdaki Türk'ün neşesi gözlerinden rahatlıkla okunabiliyordu... Vatan toprağından gelmiş insanlarla ana dilinde bir şeyler konuşabilmek ilaç gibi gelmişti onlara anlaşılan... Ne de olsa gurbette yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu az çok yaşayarak öğrendim... Bu nedenle gözlemime itibar edebilirsiniz... Evet tahmin ettiğiniz gibi Türk okulunda görevli Türkler davetli değildi bu yemeğe... Bunu öğrendiğimde nasıl ifrit olduğumu anlatamam... Yukarıda bahsettiğim yasağı bu vesileyle öğrenmiş oldum zaten... İçimdeki aykırı ses "git bul, ziyaret et bu okulu" dedi derhal... Nitekim uygun bir anımda buldum ve ziyaret ettim bu okulu... İsmi Light Academy'di okulun... Yerli hocaların yanında bir kaç tane de Türk hoca vardı... Türk'leri tahmin edebiliyorsunuzdur, cemaat kültüründe yetişmiş tipik gençler... Çok heyecanlılar, bir davalarının olduğunu her hallerinden anlayabiliyorsunuz... Nairobi'nin en tercih edilen okulu konumundaymış bu okul... Dört tane bakan çocuğu okuyormuş okulda... Eğitim İngilizceymiş, Türkçe seçmeli dersmiş... Ama her öğrenci mutlaka seçmek istermiş Türkçe dersini... (Sanırım bir telkin var bu konuda)... Tabi ki gururla anlattı bunları okulun Türk yetkilisi... Onların penceresinden anlamaya çalıştım anlattıklarını... Doğrusu amacı ne olursa olsun yapılan iş hiç de kolay bir iş değildi... Buna rağmen ortada muazzam bir başarı vardı... Takdir etmemek elde değildi desem yeridir...

Neyse fazla uzattım galiba... Amacım uzun uzun bu okulları anlatmak değildi aslında... Zaten yukarıdaki tek örnek dışında, bu okullarla ilgili başka bir anım da yok sayılır... Dolayısıyla satabilecek terem yok... Bu konuya girmemin sebebi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün geçenlerdeki Kongo ziyareti... Kongo fakir bir Afrika ülkesi... Eski ismi Zaire... Cemaatin burada da okulu varmış... Doğal olarak Abdullah Gül burayı da ziyaret ediyor... Bunda da garipsenecek bir şey yok... Olayın konjonktürel boyutunu yukarıda anlattım... Ziyarete dair televizyonlara yansıyan görüntüler, bana bu yazıyı yazmamı emrediyor... Doğallık sınırlarını zorlayan her görüntü hemen tepki görür küçük beynimde... Görüntüleri izliyorum, minik bir Kongo'lu on kıta istiklal marşımızı okuyor ezbere... Başka bir minikler korosu Ölürüm Türkiye diye ritim tutturmuş... Bunları izleyen sayın Gül'ün yüzünde zorlama bir hayranlık duygusu... Verilen demeçlerle yüzlere yansıyan hayranlık duygusu sözle de perçinleniyor adeta...

Tamam anladım, başarılı bir proje bu Türk Okulu modeli... Hiç de kolay bir iş değil, onu da anladım... Amaç, gaye faslını sorgulamayı da geçtim... Ama on kıta istiklal marşı da neyin nesi oluyor? Hadi temsilen iki kıtasını ezberlettiniz, ama on kıta nedir Allah aşkına? Sevimli bir Türkçe çocuk şarkısını da anladım... Ama bu kasvetli Ölürüm Türkiye türküsü neyin nesi ya... Vur deyince öldür mantığı nereye gidersek gidelim geliyor peşimizden anlaşılan... Ya sayın Gül'ün yüzüne yansıyan zorlama hayranlık duygusuna ne demeli? O da zorunluluktan galiba... Evet insanım çalışkandır, zekidir, yaratıcıdır... Ama mutlaka iğreti de bir yanı vardır... O da mayamızdan geliyor galiba...

5 yorum:

KİANA dedi ki...

23 yıl hizmet verdiğim kurumda bir10 kasım günü, yöneticilerimizden biri gelip "hadi törene, Atatürkümüzü analım" demişti... İçimden nekadar sakil durdu ağzında Atatürk kelimesi diye düşünmüştüm..Yani özde değil sözdeydi anması...
Şimdide bu yazınızda sizin bahsettiğiniz, 10 kıta İstiklal marşını okuyana zoraki hayranlık duygusu zaten resme de yansımış..
Siyasetin hiçbir zaman derinlerine inmeyi düşünmedim. Herkesin bir fikri olduğu gibi benimde olmasına rağmen bunu dile getirmek için hala kendime bu kategoride bilet kestiremedim.. :)))Gemi kaptanımız bu işi süper yapıyor... Mürekkebiniz hiç bitmesin diyeceğim..
Ayrıca siyaset yazmak, yapmak, bu konuda eleştiri yapmak zor zenaat.
Sanırım ben yapamayacağım.. Yaparsam eğer bu tekneden 1 sigara içimi için bile mola verememek gibi bir tehlike var..
Sevgiler ve saygılar Kaptanımıza...

minimalist dedi ki...

anlattıkların gerçekten çok ilgimi çekti; ama bunların yaptırdığı, yaptığı hiçbir şeye ne olursa olsun "iyi" diyemiyorum...

Adsız dedi ki...

Gerçekten, gururla bahsedebileceğimiz övüneceğimiz her bir güzel faaliyetimizin içinde bir taşkınlık vardır. Anlattığınız konu da bunlardan biridir.

Allah'a emanet olun ve sağlıcakla kalın.

Dalgaları Aşmak dedi ki...

Mevcur milli eğitim sistemine,kendi dünya görüşleri doğrultusunda alternatif bir eğitim yarattıklarını düşünüyorum.

Bu arada mimlendiniz :)

mehmet yazan dedi ki...

kim ne derse desin, herkesin bir fikri vardır,fikre saygı göstermek gelişmişliktir...hazımsızlık ise cahilliktir....hazmedemiyenler olsada bence adamların yaptığı türkler için gurur verici ve geç kalınmış bir başarı....