26 Ocak 2010 Salı

Mumcu...

Hiç unutmam 93 yılının 24 Ocak'ıydı... Özel bir durumum dolayısıyla Çanakkale'de bulunuyordum... O gün Ankara'ya dönmem gerekiyordu... Geçen dört ayın ardından Ankara'yı da çok özlemiştim hani... Sabahın köründe bir pastaneye oturmuş, televizyona karşı sıcak çayımı yudumluyordum... Sanırım terminale yakın bir yerdi... Bir iki saat sonra da otobüsüm kalkacaktı zaten... Birden televizyonda son dakika haberleri geçmeye başladı... Evet, Uğur Mumcu öldürülmüştü... Hem de kalleşçe...

Çayımı yudumlamakta zorlandığımı hissettim... Kendi kendime "bu güneymiş demek ki" dediğimi hatırlıyorum... Acı haberi hiç garipsemedim... Beklediğim bir haberdi sanki... Sıranın Mumcu'ya da geleceği, acı bir gerçek olarak hissiyat dünyamda hep yer almıştı... İçimden ruhuna bir fatiha okuyarak terminalin yolunu tuttum... Oradan da Ankara... Kare haberin geldiği yere... Hep düşünmüşümdür "niye" diye... Bu kadar kolay mı bir çınarı devirivermek... Bir değeri silip atmak... Aslında beklediğim bir cevap da yok hani... Cevaplar kelimelere dökülmese de yeterince var bende... Ama çözemediğim şey, olayın vicdani boyutu... Amacınız her neyse, bendeki veya bir diğeri, öldürmeden ulaşılamaz mı? Nasıl kıyarsınız cana? Bu kadar basit mi dullar, yetimler, gözü yaşlılar bırakmak arkada? Yoksa sizinle aynı dünyada yaşamıyor muyuz? Nasıl bu kadar farklı olabiliriz? Belki de boşuna sualler bunlar...

İç dünyamda izleri çoktur Mumcu'nun... Hani yazılarını çok okuduğumdan da değil... Ama kendiliğinden oluşmuş bir bağ vardı sanki aramızda... Gitti artık... Bütün iyiler gibi erken gitti... Allah'tan rahmet diliyorum Mumcu'ya...

2 yorum:

bilge dedi ki...

1993 24 ocak ta aldık haberini yer yerinden oynadı korkak karanlık güçler aydınlığa tahammülleri olmadığı için katlettiler ruhu şad olsun untmadık unutmayacağız sevgi ve dostlukla...

Deliler Teknesi dedi ki...

İlgin ve katkıların için teşekkürler bilge...