10 Aralık 2009 Perşembe

Torpil...

Hiç sevmem bu kelimeyi… Haksızlığı, hak gaspını ifade etmiştir hep benim için… Birini kenara itiverip yerine geçmeyi… Mazeretiniz de hazır yani… Ne yapayım, bu ülkede işler böyle yürüyor abi… Gerçekte işler nasıl yürüyor inanın fazla bir bilgim yok… Ama affedersiniz “sevmediğin pok…” misali sürekli karşıma çıkıp durur bu kelime… Allaha çok şükür hayatım boyunca hiç tevessül etmedim bu kelimenin ifade ettiği atraksiyonlara… Niye mi bu konuya girdim? Anlatayım müsaadenizle…

Bu günlerde Maliye Bakanlığı’nda bir sınav varmış… Vergi Denetçisi mi, Vergi Denetmeni mi ne öyle bir şey işte… Efendim yazılı sınavı yapılmış, 1.500 kişi kazanmış… Bu günlerde mülakat sınavı yapılacakmış ve 500 kişi alınacakmış… Yani bin kişi elenecek… Ankara’dayız ya… Mutlaka bir tanıdığın vardır etkili yerlerde diye bana da geliyor eş dost… Torpil için yani… Bana gelene kadar da daha nerelere gitmişler sormayın… "Kelin merhemi olsa…" misali elimizden fazla bir şey gelmiyor ama… Neyse amacım farklı zaten…

Efendim takıldığım nokta şu… 500 kişi alınacak yere niçin 1.500 kişi çağrılır… Beş yüz kişi alacaksan, sınavda başarı gösteren ilk beş yüz kişiyi çağırır başlatırsın olur biter… Başarıysa başarı işte… Bu mülakat neyin nesi… Mülakat sınavında neyi keşfedeceksin, yazılı sınavında keşfedemediğin… Bu çocukların umutlarıyla, hayalleriyle niye oyun oynayıp durursunuz… Bu çocukların kaşına, gözüne mi bakacaksınız mülakat dediğiniz sınavda… Yoksa boyuna, postuna mı ha? Hadi işin niteliği gereği kekeme falan olanları elemek istiyorsunuz… Bu da garip ama olsun… Peki neyinize yetmiyor 600 kişiyi mülakata çağırmak… Niye alacağınızın tam üç katı… Önünüzde üç katı insan mı takla atsın istiyorsunuz… Sizi bu tatmin edecekse fazla söze hacet yok zaten… Ama insaf yani… Karşınızdaki elma veya armut değil ki seçip alasınız… İnsan be… Hem de gencecik çocuklar… Bir umutla okullarını bitirmişler… Hayata atılmak istiyorlar… Ana, baba harçlığından kurtulmak istiyorlar… O halde bu çocuklara “başarısız” yaftasını yapıştırmak niye… Niye bu çocukların duygularıyla, hayalleriyle oynuyorsunuz… Bu çocukları niçin torpil kuyruklarına sokuyorsunuz…

Keşke duysa da Sayın Bakana sorabilsem… Mehmet Şimşek’e… Daha önce okuduğun, çalıştığın ülkelerde bu işler böyle mi yürüyor acaba… Mevcut çarka ayak uydurmak yerine, çarkı değiştirmeyi niye düşünmüyorsunuz? Anladım işinize gelmiyor… Ne de olsa güç, otorite, ego… Belki de siyaset denen şey… Adına ne derseniz deyin… Ama ben “yazık” diyebiliyorum…

6 yorum:

Mavi Kuş dedi ki...

Ben mezun olana kadarda değişmez bu durumlar.Umutsuzluğa kapılıyor insan.Okumaya harcayacağın parayı sermaye yapsan daha çok para kazanırsın.

Deliler Teknesi dedi ki...

Her şeye rağmen değişeceğini ümit edelim biz... Değerli yorumların için teşekkürler Mavi Kuş...

SÖZÜN ÖZÜ - SALİH YILDIRIM dedi ki...

Çok Etkileyici bir yazıydı doğrusu.
Aynı dertlerden muzdarip ve şikayetçi biriyim bende! 1/3 oranında insanı mülakatlara çağırmanın mantığını anlamış değilim. Bende kpss sınavına girmeyi düşünüyorum fakat sırf bu mülakat yüzünden ayaklarım geri gidiyor! Sınav yapıyor devlet baba zaten. Ya yaptığın sınava güvenmiyorsun yada genç nüfusuna! bir güvensizlik söz konusu öncelikle bunu aşmamız lazım. Çok güzel şeylere temas etmişsiniz. Emeğinize ,yüreğinize sağlık.
SAygılarımla...

bad-ı saba dedi ki...

söylediklerin ne kadar da doğru Deliler Teknesi.katılmamak mümkün değil.ama ben de(her ne kadar nefret etsem de) başvurmak zorunda kalacağım bir günü beklemekteyim

Deliler Teknesi dedi ki...

Sevgili Sözün Özü ve bad-ı saba, değerli yorumlarınız için teşekkür ediyorum...

Griffith dedi ki...

Elinize sağlık,çok güzel yazmışsınız.Ben neden böyle yaptıklarını söyleyeyim:İnsanların çaresizlikleri üzerinden ceplerini doldurmak için yapıyorlar.Bu ve bunun gibi sınavlara ne kadar fazla kişi girerse,kurum o kadar fazla başvuru ücreti cukkalıyor.Örneğin Halkbank'ın "gişe görevlisi" sınavına girmek için bile 40-50 lira bayılıyorsunuz.Çarpın bunu 30 000 kişiyle.Senede 2 kereden ne etti? Halbuki o pozisyona alacakları adam sayısı en çok 500. Mülakatı da cabası. İş ne? Gişe...

Sınavı geçersiniz,mülakatı da geçersiniz,üstüne bir de derler ki "Sonuçlarınız olumlu.Cv'nizi havuzumuza atıyoruz.Sizi arayabiliriz."...Bekler durursunuz.Şansınız veya torpiliniz varsa 1 ay, yoksa 5 ay ya da 1 sene sonra dönerler. O da "belki".

ÖNCE bu işleri yöneten insanlar kendilerine çeki düzen vermediği sürece,bir birey olarak ben torpil yapsam ne değişir yapmasam ne değişir? Torpile tenezzül etmeyince ,çok donanımlıysam iyi bir iş yine bulurum belki.Ama değilsem,işsiz dolaşmak pahasına kendime bir şeyler kanıtlamış olmamdan başka neye yarar ki bu? Özsaygımdan başka neyi değiştirir? (Artık o da umrumda değil zaten.)Bir noktadan sonra insanları gerçekten yıldırıyorlar,kötüye zorluyorlar bu memlekette.O yüzden, bence "Ne yapalım,bu ülkede işler böyle yürüyor" önermesinde de haklılık payı yok değil.