5 Temmuz 2011 Salı

Büyüyen Türkiye...

Siyasetin tozu dumanı arasında kaynadı gitti sanki... Ülkemizin yüzde 11 büyümesinden bahsediyorum... Evet ilk çeyrekte yüzde 11 büyümüşüz... 100 lirası olanın serveti 111 lira olmuş yani... Dünya rekoruymuş bu... Büyüme denince ilk akla gelen ülkelerden Çin'i ve Hindistan'ı bile solamışız... Herkescikler bizi kıskanıyormuş... Helal olsun doğrusu...

Cebimi yokladım, bana bulaşmamış... Ya da başkaları tarafından araklanmış... Belki de ben kaybetmişimdir... Kesin olan, bende olmadığı... Ben büyüyememişim yani... Başkaları büyürken büyüyememek... En acısı da bu zaten... Herkes zenginleşirken sap gibi kalakalmışım ortalıklarda...

Verilere biraz yakından bakınca farklı bir büyüme olduğunu görüyoruz bunun... Tüketerek büyüme... Yani habire tüketmişiz, tükettikçe de büyümüşüz... Benim bildiğim tükettikçe küçülünür... Ama öyle olmamış bu defa... Tüketim büyüme getirmiş... İktisatçılar güzel de bir isim bulmuş buna: Tüketime Dayalı Büyüme...

Tüketecek bir şeyler olduğuna göre, "birileri de üretmiştir işte" diyebilirsiniz... Doğru, doğru olmasına da... Üreten uzaklarda... Sınırlarımız dışında... Hans'lar, Corc'lar üretmiş, biz tüketmişiz... Yan gelip yatarak büyümüşüz yani... Elin oğlu çalışıp üretmiş, biz de basıp parayı satınalmışız... İthalata Dayalı Büyüme olmuş teknik adı da... Oh ne güzel... El çalışıyor, biz yiyoruz...

Evet, şaka bir yana... Gerçekten bir tüketim çılgınlığı yaşanıyor toplumumuzda... On taksit, yirmi taksit diyerek habire alıyoruz bişeyler... Tatile gidiyoruz, 12 taksitte ödüyoruz... Buzdolabı alıyoruz, 24 taksitte ödüyoruz... Çarşıda pazarda yok yok... Hepsi ithal... Muz, Birezilya'dan... Prinç, Romanya'dan... Susam, Çin'den... Atlet-don, Dominik Cumhuriyeti'nden...

Ülkemize döviz yağıyor biyerlerden... Kaynağı şimdilik belirsiz... Döviz yağdıkça paramız değerleniyor... Paramız değerlendikçe elin oğlunun ürettiği mallar ucuz geliyor bize... Biz de alıyoruz habire... Alan memnun, satan memnun... Tam bir saadet zinciri... Değmeyin keyfime...

Peki nereye kadar sürer bu saadet zinciri?.. Sürebildiği son noktaya kadar sürer... Limondaki son damlaya kadar yani... Bir damla limonun bile heba olmasını istemez spekülatörler... Ama eninde sonunda patlar... Benim bildiğim tek gerçek bu... Ama on gün sonra, ama on yıl sonra... Bilemem...

Peki patlayınca ne olur?.. Merak etmeyin bişey olmaz... En fazla tarih tekerrür etmiş olur... Dananın kuyruğu kopar yani... Bize ne ki bundan... Bu hengamede bizim de zincirimiz kopar belki... Kötü mü?..

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Vallahi yazıyı okumaya başlayınca nerede benim 11,00 liram diye ceplerimi yokluyordum ki sende de olmadığını söyledin.Süper dkundurmuşsun yine.Benim bildiğim bizim ihracatımızın bile ithalata dayalı olduğu.Yani yaptığımız ürettiğimiz malların %70 ham maddesi,yarı mamülü dışarıdan.E o zaman biz ne yapıyoruz? Alıyoruz ham maddeyi dışarıdan burada kalıba döküyoruz.Alıyoruz parçaları birleştiriyoruz o araba oluyor, arabayı biz mi üretmiş oluyoruz?Yoo ham madde gelmese el elde el başta yani!Sonra bu ay araba satışlarında patlama varmış!Her yer alış veriş merkezi.Daha çok köleleşmek için borca girip duruyoruz.Borç yiyen kesesinden yer derler.Bir gün acı acı ödenir bu bedeller.Sevgilerimle.

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Ne yazık ki!
büyüdükçe küçülen ülkemde benim 100 liram inmiş 80'e.
Ben bırakıp yol alıcam gerçek yerime, diyelimki en fazla 10 yıl sonra, gelecek nesil yakıyor benim içimi, yazık çok yazık:((