13 Temmuz 2011 Çarşamba

Mutlak iktidarlar...

Ülkemiz uzun süreler koalisyonlarla idare edile gelmiştir... Yani bir kaç partiden oluşan hükümetler... Teorik olarak fena bir şey değil aslında... Çok renkli, çok kültürlü, değişik kesimleri kucaklayan hükümetler...

Son on yılı saymazsak, 60'lı yılların başından bu yana neredeyse sürekli koalisyon hükümetleriyle yönetilmişiz... Bu kadar uzun bir sürede iyi bir koalisyon geleneği oluşturmuş olmamız gerekirdi... Ama olamamış maalesef... Koalisyon denince yönetemeyen, beceriksiz hükümetler anlaşılır olmuş... Birbirine şüphe duyan, güvensiz, samimiyetsiz koalisyon ortakları...

Keşke böyle olmasaydı... Uzlaşmacı, saygın, çözüm odaklı bir koalisyon kültürü yaratabilseydik... Bizim gibi toplumsal mutabakatı zayıf ülkelerde, mutlak iktidarlar koalisyonlardan daha kötü sonuçlar doğurabiliyor maalesef... Evet tek parti iktidarları ile yönetim kolay oluyor... Karar alma ve uygulama süreçleri daha hızlı oluyor... Çabucak sonuca gidebiliyorsunuz... Bunun yansımaları iktisaden de görülebiliyor... Ekonomi canlanıyor, zenginlik artıyor, varlık fiyatları şişiyor... Bunlar işin pozitif tarafı...

Ama işin negatif yanı hiç yabana atılacak türden değil... Toplumun bir kesimi hep kendini dışlanmış, kenara itilmiş hissediyor... İktidarı, kendi iktidarı gibi göremiyor... Öbürlerinin iktidarı algısı bilinç altına fazlasıyla işlemiş... Bu algı, balkon konuşmalarıyla falan değiştirilemiyor maalesef...

Mutlak iktidarın sakıncalı yönleri muhalefet baskısı ile frenlenebilir diye düşünebilirsiniz... Ama ülkemizde bu da olamıyor... Konu mankenliğinden öteye gidemiyor ülkemizin muhalefeti... Zira muhalefet partileri kendilerinde bir iktidar potansiyeli göremiyor... İktidar umudu olmadan muhalefet de yapılamıyor anlayacağınız... Bu durum, mutlak iktidarı daha da mutlak hale getiriyor... Seçimlerden sonra yaşadıklarımız buna işaret ediyor... Daha da katılaşmış mutlak iktidar süreci... Dediğim dedik, kestiğim kestik...

Çıkarmışsınız bir KHK yetkisi... Akşam alıp, sabah uyguluyorsunuz kararları... Ne bir istişare, ne bir müzakere... Bakanlıkları kafanıza göre bölüp birleştiriyorsunuz... Olmadı bir daha harmanlıyorsunuz... Mevcut kadroların hepsini havuza gönderiyorsunuz... Yöneticilerin hepsini araştırmacı-müşavir kadrosuna alıyorsunuz... Yasa emri olduğu için yargı yolu da kapalı... Yapılanların yanlışlığını dile getirecek bir muhalefet de yok... Onlar kendi yarattıkları suni krizlerin çözümüyle meşgul... Yemin krizi...

İki gün önce bir KHK  daha yayımlandı... Bu defa da Maliye Bakanlığı harmanlanmış... Denetim birimlerini tek çatı altında toplama adına önemli kurumları tırpanlamışlar... Hesap Uzmanları Kurulu yok artık... Hesap Uzmanlığı mesleği tarih oldu gayri... Horzumlara, hortumculara, vurgunculara, hayali ihracatçılara gün doğdu...  Hepimizin gözü aydın!..

Seçim meydanlarında Kılıçdaroğlu ile Erdoğan arasında 'kim daha bilgili' atışması yaşanıyordu... Kılıçdaroğlu saftirik tabi... Ağzından kaçırıverdi... 'Ben Hesap Uzmanıyım, ciddi sınavlardan geçtim, dereceler yaptım' gibilerinden şeyler söyledi... Unutur mu Tayyip Bey bunu... Yazmış bir kenera... Sen misin Hesap Uzmanı olan... Hem de bu meziyetini Tayyip Bey'e karşı bir üstünlük olarak kullanan... 'Kapattım Hesap Uzmanlarını' dedi işte... Kimseciklerle tartışmadan, müzakere etmeden... Zaten Tayyip Bey'in belediye başkanlığı dönemindeki 'Akbil yolsuzluğu incelemesi'ni yapanlar da hesap uzmanıymış... Sicilleri kabarıkmış yani... Görsünler günlerini!..

Evet, iktidarın giderek daha da mutlakiyet kazanan görüntüsünden ben ciddi şekilde endişe duymaya başladım... Bu gidişin sonu pek hayra alamet değil gibi... 'Ben yaptım oldu' şeklindeki anlayış her geçen gün daha da güçleniyor sanki... Her şeyi milli iradeye bağlayan, her şeyi milli iradeye mübah gören anlayış... Milli iradeye tamam, başım gözüm üstüne... Altında ezilmeyelim yeter ki...

7 yorum:

Adsız dedi ki...

ypılan bu yeni uygulama ile artık tüm denetim elemanları vergi müfettişi ünvanını alacaklarmış. Aralarında eğitim,kıdem farkı olsa ve farklı yollardan denetim kadrolarına geçmişte olsalar.Bakalım bu uygulamada nasıl sorunlara ve karmaşalara yol açacak.Yani istemin oturması ne kadar zaman alacak.Bu mükelleflere olumlu olmsuz nasıl yansıyacak. Bunu da elbet zaman gösterecek.
Tek başına ikdidar olmak güzel gelebilir kulağa.Eğer herkesi kucaklamayı başarabilirlerse güzel sonuçlara da gidebilir.Ama toplumun her kesimini kapsayamaz iseler o zaman tek soslistle çok sesli koro yapmaya benzer.Sonucunu söylemye bilmem gerek var mı?

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Son altı satırın günümüzün özeti ne yazık ki!
60 lı yıllarda sonra Tek partili eski iktidarların meclisteki güvenoyu ve kararları, oy vermeyen kesimden bile çoğu kez onay almıştır. Son 10 senemize bakarsak bilinçli gidiş ve varılan, varılacak nokta çok eski hesaplarla yapıldı. Ve önümüzdeki yıllarda (çok değil)sona yaklaşılmış ve Kurtuluş savaşı öncesine dönülmüş olacaktır.
Biz kemer sıkarak, yoklukla (milletçe)mücaadele ederek topraklarımızı, ekonomimizi, fabrikalarımızı varettik. Bugün hiçbir şeyimiz yok, çok zengin görünüyoruz ama gördüklerimizin hiçbiri bizim değil, kiracı gibi sadece kullanıyoruz, ha birde kirasını verenler kullanıyor. Parası olmayan açlıkla mücaadele halinde. Şişirilmiş zenginlik bugün birileri tarafından yeter artık dendiğinde milletce işimiz bitiktir. Biz ülkeyi sattık kaptanım, artık kendi ülkemizde kiracıyız:(

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar,

İki haftalık bir ayrılıktan sonra tekrar bugün bloğumun başına oturdum. "Mutlak İktidarlar..." konulu makalenizi okudum. Tek partili iktidarların yönetiminde her şey ama herşey hem kolay oluyor, hem de mübah oluyor!

Vatansever kaleminiz ve yüreğiniz güçlü ve daim olsun!

Güzel konularda buluşmak arzu ve ümidiyle sağlıcakla kalın.

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar Deliler Teknesi,

Geçenlerde Hürriyet Gazetesinde yarım sayfa bir ilan görmüştüm. "Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı" tarihe karışıyor diye ve başlığı da yanılmıyorsam "Arz-ı Veda" idi. Biraz sitemkar bir dille yazılmış halka şikayet duyurusu gibi bir şeydi. Cumhuriyet öncesi kurulmuş tarihi bir kurumun kaldırılmasıyla olabilecek aksaklıklardan falan bahsediyordu. Hatta ilanı makaslayıp almıştım. Tekrar eski gazeteler arşivine gitti.

İktidar olmayı garantilemekle kalmamış, bir sonraki dönemde bile iktidar olabileceğine kesin gözüyle bakılan bu iktidarı, aynı böyle kendisi gibi güçlü bir muhalefet dize getirebilir. Şu anda böyle güçlü bir muhalefet te olmadığına göre, sizin de makalenizde belirttiğiniz gibi bu iktidar "yola devam" edecek. Bunlara da elbette bir "DUR!" diyen olacak ancak bu KİM ve NE ZAMAN? Allah bilir!

Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun.

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar Deliler Teknesi,

Geçmişte olsa, Kadir gecenizi kutlar; iyiliklere, güzelliklere, af ve mağfiretimize vesile olmasını dilerim.

Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun. Sağlıklı, huzurlu ve tüm sevdiklerinizle birlikte mutlu ve güzel bir bayram geçirmeniz dileğim ile birlikte, Fıtır (Ramazan) bayramınızı da en içten duygu ve dileklerimle kutlarım.

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar,

AKP'yi iktidar yaptınız ve geriye çekildiniz. İyi de bu iktidar görevini doğru dürüst yapıyor mu, yapmıyor mu? Takip edemiyoruz.

Kendinizi fazla özletmeyiniz. Selam ve dualarımla en Güzel'e emanet olun.

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar,

Allah'ın rızasını kazanarak O'na yaklaşmanın bir yolu olan mübarek Kurban Bayramınızı kutlar, tüm sevdiklerinizle birlikte sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir bayram geçirmenizi dilerim.

Nefsini nirana, kalbini Rahman'a, oğlunu Kurban'a, malını ihvana bezletmekle ahdine vefakarlığını gösteren Hz. İbrahim (a.s.)'ın itaatinin ve oğlu Hz. İsmail'in de teslimiyetinin yolunda ilerleyen kullardan olmamız dileğiyle sağlıcakla kalın.

Selam ve dualarımla.