21 Eylül 2010 Salı

Okullar açıldı, herkes ödev başına!

Okullar dün açıldı malumunuz... Biz gibi çocuklu ailelerin okul telaşesi çoktan başladı bile... Neyse ki kitap bulma koşuşturmacası yok artık... Okulun ilk günü kitaplar teslim ediliyor öğrencilere... Neydi öyle eskiden... Saatlerce kitap kuyruğuna girilir, elindeki listenin temin edilmesine çalışılırdı... Mutlaka bir veya iki kitap da eksik olurdu ha... Gel de bul bulabilirsen bunları... Dolap beygiri gibi şehir sokaklarında dön babam dön iki kitap uğruna... Bu konuda yapılanlara gerçekten müteşekkirim... Basit bişey ama bir o kadar da anlamlı...

Defter işi de kolay artık... Eskiden niye o kadar pahalıydı bu defterler anlayamıyorum... Şimdilerde hem ucuz, hem de çeşit çeşit... Erişimi kolay anlayacağınız...

Defter kitap işi hallolunca işler tamam sanmayın... Boş bırakırlar mı biz velileri hiç? Servisti, yemekti, kurstu, etkinlikti derken sürüyle yapacak yeni işler bulmuşlar bize... "Boş bırakmaya gelmez bu veliler" gibisinden bir anlayış hakim anlaşılan... En zoru da defter kitap kaplaması... Oldum olası illet olurum şu kaplama işine... Aha şuracıktan sesleniyorum milli eğitimimizin en mümtaz yetkililerine... Bir iyilik yaptınız bari tam yapınız lutfen... Kaplık gerektirmeyen bir kitap kapağı tasarlarsanız ne kadar daha dua alacağınızı tahmin bile edemezsiniz... Kapakların üzerine jelatin gibi bişey mi preslersiniz bilemem orasını artık... Ama yapın bişeyler ne olur... Kurtarın bizi bu kitap kaplama işgencesinden... İki çocuk, toplam kırk civarında defter kitap... Düşünmesi bile tüylerimi diken diken ediyor... Küçüğün öğretmeni talimatı vermiş bile, hafta sonuna kadar bitecekmiş kaplık işleri... Kitaplar kırmızı şeffaf, defterler mavi şeffaf olacakmış... Başka emriniz?.. Neyse ki Günsel öğretmenin daha bu blogdan haberi yok!..

Diyeceksiniz ki size ne, kaplasın çocuklar kendileri... Haklısınız... Demesi de kolay... Ama alacağınız yok... Bizde mi arıza var, yoksa bizim çocuklarda mı bilemiyorum ama bu iş bizim elimize bakıyor... Homurdanmanın, nazlanmanın alemi yok, eninde sonunda biz yapacağız bu işi... Tıpkı daha önceki yıllarda olduğu gibi... Haa bu kadar sızlanmaya ne gerek var, kaplayıverin olsun bitsin, öbür ucu topu topuna kırk defter kitap değil mi diyebilirsiniz... Haklısınız ama gerçekten sevmiyorum bu işi... Hele binbir zahmet yapıp edip son bandı yapıştırdıktan sonra bir de bakmışsınız ki kapağın bir ucu gerilmiş... Hadiii sök gerisin geri bütün bantları... Düşünmesi bile bi kabus...

Bir blog arkadaşımın şiirlerinin birinde geçerdi, "ben hiç çocuk olmamıştım aslında" diye... Tam tersi bizim çocuklar hiç büyümeyecek galiba... Ya da büyümelerine biz izin vermeyeceğiz hiç... Ne zaman ki bizim çocuklar kendi kitaplarını kaplamaya başlayacaklar, ben anlayacağım ki onlar büyüdü artık... Olur mu acaba? Görür müyüz o günleri? İyi de biz ne yapacağız o zaman? Onlar büyüdüğüne göre biz ne olmuş olacağız? En iyisi sızlanmayı bırakıp kaplamaya devam edelim... Hem de sonsuza dek...

7 yorum:

Dişi Geyik dedi ki...

Geri dönüp baktığımda okul işinin en keyifli yanı kırtasiye alışverişi .Rekabet çok ve özellikle Çin piyasaya hakim o yüzden öyle ucuz defterler.Ankara’da yaşıyor olsaydım seve seve kaplardım çocukların kitaplarını sizin yerinize.Kapağın ucunun gerilmesini önlemek için kitap kapağını bantı yapıştırmadan önce açıp kapatmak gerekiyor.Anne babaya çok görev düşüyor.Yeni eğitim öğretim yıllınız hayırlı uğurlu olsun hem çocukların hem sizin.

Deliler Teknesi dedi ki...

@Dişi Geyik: Teşekkürler arkadaşım... İyi ki varsınız.

Hamiyet Akan dedi ki...

Benim çocukluğumda yalnızdım ben. Kaplardım, bakardım bir yanı bir tarafta diğer yanı başka tarafta ağlaya ağlaya söker tekrar yapardım. Bir Allah'ın kulu da gel yardım edeyim demezdi.
Ah ah anılarım geldi aklıma :)
Ama şimdi seve seve kaplıyorum.

Kolaylıklar diliyorum; hem size hem bendenize, hem de tüm velilere...
Dilerim çocuklar için başarı dolu bir yıl olsun.

Adsız dedi ki...

Merhabalar,
Okul işkencenizi okudum. Haklısınız. Neden haklısınız diyorum. Milli eğitim okumayı zorlaştırdı da ondan. Şekilcilik, remiyetçilik, kuralcılık vs. var ya! İşte bunlar bezdiriyordur anne ve babaları.

Biz de öğrenciydik zamanında, o zaman kaplık gibi bir ürün bile yoktu, bizler gazete kağıdından kaplardık defter ve kitaplarımızı hem de kendimiz, anne ve babamızın daha önemli işleri vardı. Bir de bizler o zamanlar en az boy boy beş kardeştik. En büyüğümüz yapardı bu işleri ve bizlere öğretirdi. Ondan sonra, herkes kendi işini kendi yapardı. Ben de aksine çok zevk alırım kitap ve defter kaplamaktan. Keşke bir kargo ile bana gönderseydiniz de ben kaplasaydım defter ve kaitapları. Ama çocuğu elinden tutup okula götür, geri de al gel deme!!! Ödevlerine de yardımcı olurum, o işi de severim.

Biz de çocuk kalmadı ama torunlar var. En büyüğü ana okuluna gidecek, gidecek diyorum çünkü henüz gitme işi başlamadı, ama yakında başlayacak.

Allah size kolaylıklar ve sabır versin. Biliyorsunuz sabrın altından kalkamayacağı yük yoktur.

Çocuklarımıza da zihin açıklığı ve sağlık versin.

İyi ve güzel ne varsa, paylaşmak adına hoşçakalın.

Newbahar dedi ki...

Beceremiyorlaaar! beceremiyorlar kitap defter kaplamayı :)
Ama biz becerirdik dimi.?:)
Onlara bu işi öğretmekde zor, öğrenmelerini beklemekde. En iyisi geçiyorum ben başına ikisininkinide kaplıyorum. Eskiden beri severim yani:)
Aslında kitapların kaplanmasına gerek yok diye düşünüyorum. Eskiden bizim kitapları pek çok kişi kullanırdı. Bahsettiğiniz gibi o yıllar kitap bulmak zor oluyordu. Ya bizden öncekilerden temin eder, yahut kırtasiye kırtasiye dolaşıp güç bela bulurduk. Bizim kitaplarda bizden sonrakilere tedarik edilirdi. O yüzden güzel kullanmak zorundaydık.
Şimdi tek kullanımlık kitaplar. Hatta geldiğim ilçede geri dönüşüm için toplamadı okul bende yakmak zorunda kaldım.
İşte o yüzden kaplamanın bir manası yok.
Şeffaf kaplıklar en iyisi. Hiç olmazsa üzerindeki resimlere dalıp gitmiyor çocuklar. Dün bizim ufaklığın daha önceden beğendiği resimli kaplık için dolaşmadığım yer kalmadı. Tabi çocukların gözdesi olan resimlerdendi ve bulamadım. Velet inatlaştı benimle kilometrelerce yürüdük, sonunda almıcam dedi. Bende şeffaf kaplık aldım geçtim ve dün yaptığım okul alışverişi tam bir işkenceydi.

Selamlar

Adsız dedi ki...

Ah eskiden kim oynayacaktı nazımızla paşa paşa kaplardık defterimizi.Ama şimdi çocuklar daha geç büyüyorlar.Olsun böylesi daha güzel insan ne kadar çocuk kalırsa o kadar iyi.Sabah haberlerini dinledim işe gelmeden gözlerim doldu.Ne berbat ortalık diye.Bir kaç sene daha siz kaplarsınız onlar yeni kırtasiyelerine sevinir renkli kalemlerine silgilerine neşeyle bakarken. Sonra onlar büyüdüklerinde biz yaşlanmış olacağız ve çook arayacağız bu güzel günleri :)Kolay gelsin okul işlerinde Sevgilerimle.

Müge dedi ki...

Yukarıda yazılan yorumları okumadan, sabırsızca yazmaya koyuldum. Umarım aynı şeylerden bahsetmem ama artık çok geç, durduramıyorum kendimi :))
Şu cümleler öldürdü beni :))):

İki çocuk, toplam kırk civarında defter kitap..
Hele binbir zahmet yapıp edip son bandı yapıştırdıktan sonra bir de bakmışsınız ki kapağın bir ucu gerilmiş... Hadiii sök gerisin geri bütün bantları...
Olur mu acaba? Görür müyüz o günleri? İyi de biz ne yapacağız o zaman?
***
Bu hafta başında gene "eskiden 40 civarı kitap defter kaplardım, ikiniz için" dedim çocuklarıma. "yere bi yayılırdım, ya da salondaki masaya.." Aslında severdim de yapmayı ama bir yandan da ne zaman bitecek bu işler, derdim. Bitti, çünkü artık onlar liseli ve kaplanmış defter kitap istemiyorlar bu bir, hocalar da diretmiyorlar zaten bu da iki.. yani güzel günler bekliyor sizi ufukta.. ha o zaman ne mi yapacaksınız: başka konular geliyor gündeme o zaman da.. bu defa kitapların dış görünümüne değil, içeriklerine kafa yormaya başlıyorsunuz.. "bu çocuklar bunları neden bu kadar ayrıntılı okumak, öğrenmek zorunda" diye..
MEB bizi işsiz ve düşüncesiz bırakmıyor vesselam :))