1 Temmuz 2010 Perşembe

İsrail ile tekrar sarmaş dolaş...

Kara bulutlar erken dağıldı galiba... İçeride İsrail'e karşı esip gürlüyoruz... Bir savaş ilan etmediğimiz kaldı... Özür dilesin diyoruz... Tazminat ödesin diyoruz... Sakın ha bizi başkalarıyla karıştırmasın diyoruz... İyi de diyoruz aslında... Haklıyız çünkü... Uluslararası sularda barbarca bir saldırıya maruz kaldık... Dokuz masum insanımız öldü... Bu haydutluğun bedeli ödenmeden yüzüne bile bakmamamız gerekir bu İsrail denen ülkenin...

Ama öyle olmuyormuş meğer... İçerideki asıp kesmeler göstermelikmiş... Biz içeride van minüt sarhoşluğuyla avunurken, Dışişleri Bakanımız dışarıda İsrail'in Ticaret bakanıyla gizliden gizliye görüşme yapıyormuş... Ne konuştular bilemiyorum... Şimdilik ikisi de görüşme talebinin karşı taraftan geldiğini söyleyip duruyor... Aslı astarı nedir bilemem... Ama bir vatandaş olarak benim onurum zedelendi... Rencide oldum... Hele gizliden gizliye görüşülmesi iyice canımı sıktı... Oldum olası sevmem bu gizli kapaklı işleri...

Evet, kandırılmış hissediyorum kendimi... Hatta içime büyük bir şüphe düştü bile... Acaba her şey baştan ortaklaşa kararlaştırılmış bir kurgu muydu... İç kamuoylarında karşılıklı kazanma üzerine kurgulanmış ortak bir senarya... Gerçek olabilir mi peki?.. Düne kadar aklımın ucundan bile geçmezdi... Ya şimdi?.. Kafam çok karıştı...

NOT: Bu yazı, Ak Parti'yi veya başbakanımızı karalama amacıyla kaleme alınmış bir yazı değildir. Ya da "gerçekleri göremeyecek kadar kalbi kararmış" bir zavallının hezeyanı hiç değildir. Sadece sıradan bir vatandaşın hissiyatının satırlara yansımasıdır. Dolayısıyla "yeminli Ak Parti savunucuları"nın hemen teyakkuza geçmesine gerek yoktur. Sakin olalım lütfen...

Hiç yorum yok: